Ağustos 21, 2010

Ben

bıraksalar beni
yer sarkık kollarımı çekerek uyusam
sıcakta uyuşsam, soğukta uyuşsam
omurumda bir c ile dolaşsam
yakınarak skolyozdan kütletsem ayağımı
benimi yolsam koparsam
beni benden
bari kimse sormasa nedenini


kara kabuk düşmesi
pembe yara ve
cevapsızlıkta boğulma yok burada
empresyonist darbelerin fırçasıyız
iç döküyoruz
dışımda vurulmuş erler
bacakları kıpraşan hamamböcekleri
kimi kafka'nın torunu
kimi soysuz ama hepsi ölü kokuyor
kabukları sert ve içinde lacivert yapışkan
hiç bir boka yaramayan, en azından benim için
uzak ve kimliksiz tablomuzu çizmiş


öyle ya da böyle, beni buldu
bütünüyle. ve bana kaldı yutkunmak
yakınıp yutmak
beni sıktığında, koptuğunda kanayan değil
kanın sulandığında pörtleyen atar gözümü korkuttu
durmaksızın sular seller gibi açık bir yara tehtidi
miskince devam eden süzülmeye yanağından
o da yer çekimine mahkum
onu da yer çeker
anladım ki benimi ayıramam benliğimden
koparttığım yerden geri çıkar
kanserli bir hücre zombisi
rengi de tuhaflaşmış, ürkü dolu
beslenir artık her pislikten
kötü tarafa geçer, senden
senden çıkar

Hiç yorum yok: