I - Hediye;
Buna ihtiyacı var
Lapis Lazuli, kemiklerini koruyacak
Rahat bir uyku ve huzur verecek
Ona benim umudumu verecek
Ama o bunu da kaybeder
Ve benim buna ihtiyacım yok
II - El oyunu;
Her şeyden çok istiyorum
Minik şeyler paylaşmayı seninle
Avucunu açıp sarabilirsin beni
Kağıt taşı sarar,
Ama onu bana sormayacaksın
Makas kağıdı keser,
Ve ben bunun üstesinden gelirim
Taş makası kırar...
Ağustos 29, 2010
Araf
Ağustos 21, 2010
Ben
bıraksalar beni
yer sarkık kollarımı çekerek uyusam
sıcakta uyuşsam, soğukta uyuşsam
omurumda bir c ile dolaşsam
yakınarak skolyozdan kütletsem ayağımı
benimi yolsam koparsam
beni benden
bari kimse sormasa nedenini
kara kabuk düşmesi
pembe yara ve
cevapsızlıkta boğulma yok burada
empresyonist darbelerin fırçasıyız
iç döküyoruz
dışımda vurulmuş erler
bacakları kıpraşan hamamböcekleri
kimi kafka'nın torunu
kimi soysuz ama hepsi ölü kokuyor
kabukları sert ve içinde lacivert yapışkan
hiç bir boka yaramayan, en azından benim için
uzak ve kimliksiz tablomuzu çizmiş
öyle ya da böyle, beni buldu
bütünüyle. ve bana kaldı yutkunmak
yakınıp yutmak
beni sıktığında, koptuğunda kanayan değil
kanın sulandığında pörtleyen atar gözümü korkuttu
durmaksızın sular seller gibi açık bir yara tehtidi
miskince devam eden süzülmeye yanağından
o da yer çekimine mahkum
onu da yer çeker
anladım ki benimi ayıramam benliğimden
koparttığım yerden geri çıkar
kanserli bir hücre zombisi
rengi de tuhaflaşmış, ürkü dolu
beslenir artık her pislikten
kötü tarafa geçer, senden
senden çıkar
Ağustos 16, 2010
Konu
ne olacak şimdi?
bahisler kapandıktan sonra
masadan çekildiğimiz
fıstık kabukları, lezzetliydiler
ve tuzlu, oldukça tuzlu, yakar
biraz daha yakar sonra
biranın kökünü yalasan da nafile
nakliye bir ihtiyaç sadece
başka vücutlara taşınan
bir kemik değildi o
kaşıdıkça aşınan
ve bende köpek dili yoktu
yalayınca iyileştiren
neden bahsedeceğim şimdi?
geçmişten? geçmemişten?
hiç gelmemişten?
sana değil, sadece bana
kusurlu bir sitem biçimi arkamda
düşümde yanında bir kediyle geçen adam
tepki vermemek mümkün değil
önümde dumanlarla haberleşen insanlar
yutkunmamak işten bile değil
Ağustos 07, 2010
Gergi
-the result is a big gap for the quiz of love-
yani
yalan bir gergideyse
en gergin noktasındayız.
*
büyük meseleler var
tek tek altından asla kalkamayız
genelleyerek uzağa itemeyiz
bahanelerle ağrısını alamayız
yutamayız, çiğneyemeyiz, tüküremeyiz
kokusuna dayanamam kusarım, suratına tükürür
çomağı elime alırım
kurcalarım, kusarım, kurcalarım, kusarım
kurcalarım görmek istemeyecek bir şey görene kadar
çomak da kusmuktan bir parça haline gelir
onu da bırakır kaçarım
çekelerim seni benle beraber
kimin kustuğunu bile unutana kadar
kafalarımız karışır
aşktan bahsederiz
*
ufak meseleler var
genelde yemekten örneklendirilir
tatdır, tuzdur, biberdir
ben malzemeyi har vururum,
sen harman,
savurursun.
midemiz kalkar ve yeriz
severiz,şaplı bir tatdır
*
bazı meseleler var tarif edemediğim
belki sadece hissettiklerim çok derin
içerikte hiç malzeme yok
neresinden tutsam
renkli bulutlar olup,eriyip
havama karışıyor. solumayı sevdiğim
kokusunda bir afrodizyak
bağımlılık yaratan ve uzatan
geceleri, anları, şarkıları
şeffaf ve nazik
varlığına büyük meseleler değiştiğin
kutsallığını bozmamak için
bunun olduğu yerde aşktan hiç bahsetmeyiz
*
yalan bir gergiyse
en gergin noktasındayız
büyük meseleleri küçültüp
ufak meselelerle harcadığımız
ve bazı meseleler var altına sığındığımız
tarif edemediğimizi sandığımız
çünkü aslında varolmayan
asil taklidi umutlarımız ve bu kılıf
sar beni bu kılıfa, göm dolaba
ve soruları yaz önce
sonra cevapla
ben de eski türkçe öğretmenim gibi
sana bir mini sınav yapıyorum bugün apansız
soru 1, büyük yalanları geç
(-ebilecek misin?)
2, acizliğinden bile ufak aldatmacalar
yutması büyük bir lokmayı
gömme çabasından daha adi
değil mi?
3. tarif edemedimiz o kutsal aşk
neden yalanlarının en gergin noktasında
isa gibi çarmıha gerilmiş ve gereksiz
sığıntı bir eziklik içinde
ölümden sonra geri döneceğine dair
hala yalan konuşan bir pişkin?
sana ben bir cevap veriyorum bonus
hangi sorunun altına istersen yaz
"insan
en inandırıcı yalanları,
kendini kandırırken
uydurur."
diğer soruları boş bırak
korkma evladım yine sana yüz vereceğim
yine yüz vereceğim,
yüz çevireceksin.
Ağustos 02, 2010
Çöp ev
işte bir bardak
sana zıkkım gibi bir kahve yaptığım
hani o gün çok kızgındım
sanırım yeni bir kupa almalıyım
ve kavanozu atmalıyım
işte bu bilgisayar her gece
içinde balyoz yüküyle feşafeş
kaçma diye sıktıkça elimden kayan
balık huylu sevgilimi hatırlatan.
bir format ve yeni bir arka plan resmiyle
bu da tamam
ev küçük bir kutu
zamanla yerleştin her köşesine
ve biraz da bekledim burada
geldiğinde sevindim, geldiğinde bölündüm
gittiğinde bölündüm
kağıtlarca yazı biriktirdim
çocukluk şemsiyenin yanında
nihayet bir işe yarayacaklar
suyla arınamayanları yakarken
bunlardan iyi çıra olur
çöp evin hikayesi
temizliği imkansız eşyalar
duvarları boyatsan da altından kusan
ve evet bu tozların altında parmak izlerin
camda yağlı burnun, üst dudağından bir parça
temizlemedim, sen gittikten sonra hiç temizlemedim
zaten sen de oldum olası biraz pistin
hani odayı temizlememle yerde bir fıstık ezerdin
sigara söndürürdün halıda
diyelim attım halıyı, eşyaları dağıttım
taşınırken şehirden evi yaktım
geçmişin dokusunu kazıdım etrafımdaki her maddeden
gereksizliğin daniskası
kendimde aylardır deniyorum,suya yatıyorum
günde 4 saat
yıkansam da arınmıyorsun üstümden
içimde ölü gibi yatıyorsun
ve suyun sabunun temizleyemediğini
ateş yok edebiliyorsa eğer
seni benliğimden arındırmam için
kendimi ne kadar yakmalıyım?