zamanda koşarken hayatta durduğunu farketmek,
bu defa hayatta durmaya çalışırken zamanda koşmak gibi
yarım saatte kalırken, yirmi dokuz dakika
son saliseye koşan
fasulye gibi. barbunyanın yanında bir hiç
uzayan üç noktalar işte, hakan taşıyan
taşıyamadığım kafiyeler
beni benden daha ne kadar götürebilir diye kendimi zorladığım kendime gelmeler
her geldiğim gibi, daha da giden
en enayi hıyar gibi; tuzla yenesi hale getirilen
tuzun bittiği an; hıyarın gerçek tadını aldığında mutluluğu bir kere daha optimist biçimde sorguladığın
gerçeği bilmek gibi, gerçekten çoktan geçtiğine kendini ikna etmenin huzuruyla
gibi ki; ben aslında hiçbir şey gibi olmadım
öyle bir 'gibi' gibi; sanki başka bir şey gibi
neydi... neydi... ne değildi... enteresan cümleler kurup anlatılan yerine anlaman gerekeni anladığın gibi
yazdıklarım gibi; yazmadan önce ne yazdığımı hiç bilemediğim.
ve somut olamayacak kadar soyut. ve hep gibi. hiç gibi gibi olmamanın soyutluğunda kendine gelir gibi yaptıkça kendinden çıkan ve rahatını kapalı mekanlarda bulan karbondioksit
gibi...
2006.14-kasım
(siyahkahve'nin karbondi için seçimi)
Ocak 10, 2008
karbondikabak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
güzel bi bakış açın var hayata...yazdıklarında gayet hoş ama biraz daha sade olmayı denersen çok daha güzel o labilir bence
mersi
garıp duygulara yol acıyo sankı ıcınde senı bogan ama anlatamadıın seylerı somutlastırmak gıbı ama galba daha algılayacak kadar olgunlasmıs degılım yınede bana kalırsa cok hos olmus
Yorum Gönder